Cumartesi, Aralık 09, 2006

Yürek dürüm 2,5

Bunlar aklımdan geçerken kulağımda buna benzer şeyler vardı; başka bir şey de olabilirdi. (mp3 koymayı şimdilik beceremedim, ama burada fazlası var)
Önce kulaklık denilen gerecin ne kadar şahane, ne kadar kuvvetli bir icat olduğunu düşündüm. Yüzüme bakıyorsunuz, ama benim ne duyduğumu bilmiyorsunuz; benim sizi nasıl gördüğümü...
Bazen soundtrack gelip kendi filmini buluyor. Bulduğu gibi bırakmıyor, filmi değiştiriyor. Bir minibüs dolusu insanla, ama onlardan uzakta, girdiğiniz çukurlar bedenleri başka bir tür kavisliyor, yol kenarındaki lambaların sarısı başka bir tür yayılıyor. Otobanların yaya giremez yerlerine, nasıl bir çabayla yazılmış "seni seviyorum leyla"lar çarpıyor göze. Otoban kenarındaki 45 derece eğimli çimene çömelmiş sigara içen adamlar, denizden çok uzakta otoban lambalarına tünemiş martılar; bunlar var.
Yolda yürürken diyelim, ne güzel, ne gizli bir gülümseme adımların kulağından gelene uyması, insanın ellerini ceplerine sokuşundaki "ben başka bir yerdeyim hah ha" havası...
Bir ara sokak ocakbaşısında "Yürek dürüm 2,5 YTL" yazısı gördüm. Bir kısa filmi orada bitirdim.

3 yorum:

Adsız dedi ki...

Estağfurullah. Beceriksizlik değil, tesis noksanlığı.

Adsız dedi ki...

Ha, isim de Said değil. Said diye dedektif mi olurmuş?..

kafcamus dedi ki...

madem lhasa, con todo palabra...

erkin koray'ın upuzun ooo'lu "sevince"sinin, bir otobüsün, yolun, boğaz köprüsünün başrolde olduğu bir kısa filmi var benim de kafamda. ne zaman otobüse binsem koyuyorum videoya (işte fikri takip! üstelik tosbiba'ya saygı)...