Salı, Aralık 19, 2006

Tazallümât

Eğer kafam gerçekten büyümüyorsa, gerçekten kafamın içindekileri duymuyorsam, küçük dil cenahında yirmi santimlik bir dikiş ipliği dans ettirilmiyorsa, şifayı kaptım demektir. Hangisinin gerçek olmasını tercih eder ki insan?
Aspirinli, parasetamol soslu bir uykuya dalmazdan evvel son sözlerim bunlardır:
- İş yeri yemekhanelerinde mantı yenmez; mideye oturuyor.
- Palinka güzel grupmuş. Şark şansonu; Fransızca Balkan havaları...(albüm kapaklarında turuncu vosvos minübüs var)
- Sonra okurum denen gazeteler bir daha okunmuyor.
- Üzerlerinize gittiğinizde tavşanlar zik zak çizerek kaçmaya çalışıyor; çok vakit kaybediyor.
- Daha önce hiç "tazallüm" diye bir kelime yazmamıştım; yazık olmuş.

2 yorum:

la luz dedi ki...

o değil de; bu hafakan ruhu'nu nerden edinebiliriz? mümkün müdür?
köşe atmak lasım..

Adsız dedi ki...

bu yazıda işte, daha ne arıyorsunuz..