Salı, Ağustos 21, 2012

Defter iyidir

Bir zamanın defteri gibi orada duruyordu Hafakan. Sadece yazdıklarımla değil, dokunduğum anda arasından not kağıtları, biletler, bira etiketleri, unuttum sandığım günler düşmesiyle de bir defter gibiydi benim için. Bakınca kendimi hatırladım. Bir süre evvel başka vesileli bir toplantıda yanıma tanımadığım genç bir kadın geldi. Çok çabuk oldu; elindeki poşeti bana uzatırken o gün oraya gelmeyi becerememiş bir arkadaşının bana bunu yolladığını söyledi. O esnadaki mesuliyetlerim arasında hızlıca bir bakış attım, poşette tamamı kurşunkalemle yazılmış bir defter vardı. Defter iyidir, her ne ise de mutlu olmuştum. Açıp okumaya başlamam için birkaç saat ve bir kahve gerekliydi. Kalınca ajandayı okumayı iki gün içinde bitirdiğimde ismini bilmediğim birini tanır gibi oldum. Başta kime hitaben yazıldığı belli olmayan, dinleyicisini arama sürecini de hikayesine dahil etmiş ama bir hattı da takip eden bir novella sanki. Böyle hissettim, nihai adresi ben olduğum için hayattaki en hakiki gurur hissimi yaşadım. Bütün bunlar oldu ama ben yazarına beni ne kadar mutlu ettiğini bir türlü söyleyemedim. Bunu nasıl yapacağımı bilemedim. O defterde, benim defter Hafakan'a verilmiş paslar vardı. Doğru adres burası diye düşündüm. Ve burada kime olduğunu bilmeden ama bilir gibi, inatla ve samimiyetle yazdığım günleri çok özlediğimi fark ettim. Arkadaşım, umarım şu anda olmak istediğin yerdesindir. Bunu çok istiyorum.