Çarşamba, Aralık 06, 2006

Neyin yolu bir mi?


Uzun süre MSN'e hiç girmemiştim. Böyle fasılalı girişlerde kaderimintekgulu@hotmail.com, askdediginneki@hotmail.com nevinden adreslerden ahbablık teklifleri yığılıyor birden ekrana. Hepsine no demek bir mesai... Kaç senelik liste, eski arkadaşlar, iş vasıtasıyla birkaç kez yazıştığım insanlar... Uzun zamandır görmediğim bir arkadaşımı online gördüm. Şimdi bir gazetenin gece editörü... Selamlaşmamızla "Fiji'de darbe oldu, benim gitmem lazım" demesi bir oldu. Bir iki lafa tutmaya kalktım, bana "cipskolakilit" dedi. Bu lafı duymayalı ayrıca yüzyıl olmuş, ama çok ikna edici geldi, sustum.
Bir de icq vardı, hâlâ vardır... Oradan kendime seçtiğim isim 'pasiflola'ydı. İki günde değiştirmek zorunda kalmıştım, çünkü "aktif" ve "pasif" olayı, şahsımı bambaşka bir mecraya taşımıştı. Icq'da tanışıp evlenenlerin bir haber değeri vardı o zamanlar, sudoku memlekete gelmemişti, sigaraların üzerinde "öldürür" yazmıyordu.
Aynı gece bir arkadaşımın yolladığı myspace sayfasına baktım; aşina olduğum bir space değil. Pek adetim sayılmaz, ama bir fotoğrafı pek dokunaklı geldi, yorum yazayım istedim. Myspace bana "You must be someone's friend to make comments about them" dedi ki, çok ağrıma gitti.
Sıkıntıdan kendime "Google'da sektirmeli arama" oyunu uydurmuştum. (Bkz. Kasım arşivi / Bir oyun oynuyorum) Başka örneği var mıydı bilmiyorum, bir grup müzisyen yaptıklarına "arama müziği" diyor. Bütün sözler internetten arka arkaya yapılan aramalardan... Dadaist metinler çıkmış haliyle ortaya. Bir daha bozuldum. Neyin yolu bir mi?

Hiç yorum yok: