Perşembe, Aralık 21, 2006

Önce göz vardı


Doktora dedim ki "Hiç marazlı değildir gözlerim, tamam bir aparat kullanmadan bir karıştır netlik sınırım, ama severim onu da. Görmek için bir karış yaklaşmam gerekir." Dedim ki doktora "Bir şey oldu, ışık yetmeyince kıvranan auto focus gibi netlik ayarı yapamıyorum. Yapıyorum da zaman alıyor, yeni zamana yeni netlik gerekiyor."
Çenemi ve alnımı dayayıp renkli ışıklara baktım, uzakta bir ev vardı, bir makina gözlerime plup diye hava verdi. Ne kadar acayip aygıtlar üretirlerse üretsinler, harf okuma işi hâlâ sürüyor. Bir R'yi görmenin yüz hali var. İstediği R'yi okumam mı? Damla seansı sonra; iki posta...
Doktor dedi ki, "Burada her şey normal. Sorun gözünüzde değil. Ama başka yerde de değil."
Doktora dedim ki, "Ama benim bir odaklanma sorunum hakikaten var."
Doktor dedi ki, "Yok."
Damlattıkları ilaç yüzünden gözlerimin siyahı olmuş göz kadar, çıktım... "Bir süre yakını göremeyeceksiniz" demişti doktor. O bir süre aparatsız su altında geçti, geçiyor. Yaklaştığımda görebiliyordum, şimdi yakın da uzak.
Az önce haberlerde kışın güneş görmedikleri için karşılarındaki bir Alp yamacına ayna dikilen İtalyan köylülerini gördüm. Gece daha çok Morphine'le geçiyordu, şu ana "So Many Ways" focuslandı.
R'leri okusam n'olur, okumasam ne! Bizim de gördüğümüz bir şeyler var...

1 yorum:

kafcamus dedi ki...

"gözler kalbin aynasıdır"