Ağlak ve de esrik hallerden imtina etmekle birlikte, bu ülkede, bu gezegende gittikçe daha fazla kendimi "yok" gibi, "görünmez" gibi hissettiğimi yazmak istedim. Ne attığım oyun bir karşılığı var, yükseltsem sesim bir şeyi değiştirmiyor, alçağı zaten hak getire; ne sokakta laf atana ettiğim küfrün hükmü var, ne evde televizyona bakarken salladıklarımın haliyle. Koşmasam yaya geçidinde ezerler. Ne tutsam elimde kalıyor, hiç beklemediğim yerlerinden bel verip kırılıyor; karşılığım yok, tezahürüm yok, temsiliyetim yok, inancım olmadığı için gücüm yok.
Birinci tekil şahıstan kursam da, köşelerde birbirimizi avuttuğumuz üçer beşer kişiyle topluca yok oluyoruz sanki, azalıyoruz, azınlıklaşıyoruz. Hissim buysa, en azından bir miktar hakikattir.
Kofti bölümlerinden biri olduğu için detay hatırlamıyorum, ama bir X Files'da görünmez olup birtakım haltlar yiyen bir adamın hikâyesi vardı. Adam "görünmez" olmayı becermiş, ama yanılgısı kendini "yok" sanmak... Karşıdan karşıya geçerken koşmadığı için yol kenarında görünmez bir ceset buluyorlar. Bir miktar hakikat vardır belki diye ekledim...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder