Pazartesi, Mayıs 28, 2007

Fire tasması


Sokak köpeklerinden bahsedecektim. Gün içinde kaldırım, sokak girişi, otopark çıkışı bakmadan kendilerinden geçerek devrilen, burnunun dibinde bir kedi salsa yapsa dahi sol gözünü açmaya tenezzül etmeyen köpeklerden... O kendinden emin halden...
Gecenin tam bitimine, sabahın tam başlamasına yakın bir ara bölge var, o ışıkta bir film çekilse günün bitimine, akşamın başlama saatlerine yakın da diyebilirsiniz. Aldanırsınız. Ama bir ipucu... O sokak köpeklerinin, otoban girişi, hastane bahçesi, köprü çıkışı demeden celallenerek, uluyarak dolandığı saatler bunlar. Sabah nemrutluğunu çok iyi anlarım, bunlar da nemrutlar o saatlerde, yoktan yere parlıyor gibi görünseler de insana çok yakışabilecek bir öfkeleri var. Rahat batmıyor onlara, bir eylem koyuyorlar sanki. Varlıklarını hatırlatıyorlar. O saatlerde insanların yatak odalarının pencereleri kapalı oluyor daha; sokak kapıları içeriden kilitli... Eve dönmeyi unutmuş bir iki sarhoş, billboardları değiştiren bir iki adam, ilk otobüse yetişmek için durağa doğru sadece hayvani refleksleriyle yürüyen erkenci bir iki kişi daha belki...
Asfaltlanıp üzerine yaya kaldırımı çizilmiş yollarda, kapılarına fotoselli ışık takılmış 32 dairelik apartmanların dizildiği sokaklarda, benzinciler, yeraltı geçitleri, vinç kuleleri, cam şişe kumbaraları, ışıklı ışıksız tabelalar gibi "şey"lerden müteşekkil, tamamen insan yapımı bu senaryoda, kedi gibi, köpek gibi sokak yaratıklarının dolaşması bana iyi geliyor bazen. Bir yabancılaştırma efekti gibi, bana nerede olmadığımı hatırlatıyor. Küçükken kedilerin de okulu, köpeklerin de fabrikaları var sanıyordum. Anne kedi, baba kedi, çocuk kediler okulda... Yoksa onların da şehirde yaşamaları tuhaf geliyordu. "Ay sevimli şey" diye geçiştirilebilecek bir çocukluk show'u ya da "su"ya, "buu" demek gibi bir şey değil bu; gayet sağlıklı, temiz bir bakış aslında.
Gün içinde ara ara da çok önemli bir işleri varmış gibi kalabalıkları yara yara koşar sokak köpekleri. Yine varlıklarını mı hatırlatıyorlar?
Yoksa? Bunu kim kimden öğrendi?

1 yorum:

kafcamus dedi ki...

düttürü dünya, altındağ'da geçer, sonunda gün yeni aydınlanırken de biter.