Pazar, Mart 04, 2007

Başka bir hafızaya kaydedilsin mi?


Cep telefonumda kartın kapasiteyi bitirmişiz demek ki, yeni bir telefon numarası kaydetmek istediğimde, bana "Başka bir hafızaya kaydedilsin mi?" diye sordu. Bunu ilk sorduğundan bu yana epey zaman geçti, bir boşaltma yaptım, yine hududa dayanmışız ki, ilk kez görmüşüm gibi şaşırarak malum mesajı aldım yine. Başka bir hafızaya kaydedilsin mi? Edilsin bakalım.
Böyle şeyleri anneler saklıyor. Üç beş tane ilkokul defterim dururmuş bir köşede, bir onlara gittiğimde birinci sınıf defterime takılmıştım. Ne acelem varsa, okula başlamadan tutturduğum için, ben çizgi çubuk işine girmeden, bizim eski evin mutfak masasında bitirmiştim okuma yazma işini bir yaz süresince. O yüzden şüphelerim daha da arttı. "Ali topu tut"u anlarım, "Suna çay pişir", "Kaya bayrak as", ama bir sayfa dolusu "Geceler çok uzun" yazmak nedir? Bunu öğretmen istediyse fena, ben kendim uydurup yazdıysam, fena ki ne fena... Deftere bakmasam aklımın ucunda değil.
Bu pazar gecesine de, annemlerden getirdiğim kırmızı naylon kapla kaplanmış, Atom Karınca etiketli bir üçüncü sınıf defteri düştü: Hayat Bilgisi... Ünite başında amaçlarımız ve cevaplamamız gereken sorular var, sonra da ünite dergisinden araklanarak verilmiş cevaplar... Ezberden gidilenlerden "Vücudumuzu Tanıyalım" ünitesinde dahi lafın vatan millete hayırlı olmaya bağlanması zaten ürpertici, insan kendisinden ürküyor, normal kalabilmesine şaşırıyor. Bir de ünite dergisi jargonuyla giderken doğaçlama uydurulan yerler var. Rüzgârın faydalarına "çamaşırları kurutur" girmiş, zararlarında "elektrik tellerini birbirine sürtündürerek, kısa devre yapar ve ışıklar kesilir" var, "ağıl"ın tarifi "Büyükbaş hayvanların gece uyudukları yer". En özgünü "Gövde nedir?" sorusu... Bizzat şöyle kaleme almışım: "Tepemizden tabanımıza kadar olan kısma 'gövde' denir."
Bunlar başka bir hafızaya kaydedilmiş; ürkütücü olan da o "başka" zaten...

Hiç yorum yok: