Çarşamba, Nisan 11, 2007

Karışık bir tost


Kasaba bakkalları medya grupları tarafından paylaşılmıştır ekseriyetle; birinin girdiğine diğeri pek uğrayamaz. En şahanesi ise kasaba otogarlarındaki, eşek sucuğundan gerçek manada 'karışık' tost yapan büfelerin kapısında dizili yerel gazetelerdir. Ajanslardan apartma fotoğraflar, patates baskı, tashih üzerine tashih... Lakin karşı konulamaz bir çekicilikleri vardır, o "70 milyon şu an bizi izliyor" hissiyatıyla yazılmış köşe yazıları buzdolabı mıknatısları mekanizmasıyla yapıştırır gazeteyi ele. Geçenlerde Çanakkale yolunda, bir gün önceki yazısından yola çıkıp Ahmat Hakan'a "Bak sen var ya..." doğrudan hitabıyla (neredeyse) anasına küfreden bir köşe yazısı okudum. Etsin küfrünü, bana ne; ben yazıyla ve memleket gidişatıyla kurulan kablosuz ilişkiyi anlama derdindeyim. Kendi içinde mesut bir hayat tahayyülü gibi geliyor o evcilik oyunu, o iktidar simülasyonu...
'Ulusal' gazeteleri internetten okumayı pek sevmem, ama mesela sadece bazı haberlerin okuyucu yorumlarına bakmak için Hürriyet'e falan girerim. Geçenlerde Keith Richards'ın babasının küllerini kokainle çektiğine dair habere "Keitch'cim bunlar reklam kokan hareketler" diye bir yorum gördüm mesela. Haber, vakti zamanında "Benim uyuşturucularla problemim yok, polisle var" diyen Richards'ın kafası iyiyken yaptığı bir şaka çıktı, ama yorum kısmında aynı kablosuzluk... Keith'cim... Hakikaten anlamak istediğim bir ruh hali.
Bir de gerçekten kablosuz mecralar var, bir buçuk şeritlik kasaba yolları, karışık bir tost. Bir çay alacağım ben.

Hiç yorum yok: