Cumartesi, Ağustos 08, 2009

Cohen kokusu

Birden ortalığa boşalan 4 bin kişiyle aynı kaldırımda yürümemek için, o üç saatin üzerine insan görmek, ses duymak istemediğim için, yolu kısaltmak istediğim için bir de, önde üç beş kişinin girişiyle düşünme süremi kısaltarak Maçka Parkı'ndan içeri girdim; saat 12'yi geçmişti. Sağa dönüp biraz ilerlediğimde, hızlı yürüyerek parkın içinde çok fazla ilerlediğimi ve önümde yürüyen kimsenin olmadığını fark ettim. Park objektif değiştirimişim gibi büyüdü gözümde, kocaman oldu. Dışarıda, ağaçların hemen ardındaki çitten sonra gerçekten 4 bin insan yürüyordu ama bağırsam sesim oraya gitmezdi.
Tombala çeker gibi elimi çantama daldırıp düdüğü buldum. Düdük iyidir. Tenhada güvendir, düdüklü bir kadın korkutucudur. Düdük iyidir. Kalabalıkta coşturur, sloganı ritme sokar.
Geri dönemeyeceğim kadar ilerlemiştim, devam ettim, ilerideki çocuk parkından sesler geliyordu, devam ettim, geçtim.
Az kaldı derken, havuzu geçmişken tam, bir, iki, dört derken beş köpek çıktı karşıma. Birinin bakışlarını hatırlıyorum, çok net, beni istemiyorlardı orada. Köpekten korkmam, köpek severim. Ama bir köpek...
Biri üzerime atlayama yeltendi. Yavaşça sırtımı döndüm, bunlar korkunun kokusunu alır, dedim kendime. Havlamaları bir filmden, başka semtteki bir mezarlıktan gelir gibi duyarak, Cohen adımlarıyla gerisin geri yürüdüm. Hızlanmayayım diye içimden "Take this waltz"u söyledim. Köpekler takip etmedi. Üzerimde başka bir koku vardı.
O gece yolumun uzayacağı baştan belliydi.

(Fotoğraf: Muhsin Akgün)

Hiç yorum yok: