Cuma, Ağustos 21, 2009

Ayıların gecesi gündüzü

Daha köye varmamışken, kırmızı yanaklı şoföre "Amca geceleri ayı çıkar mı burada?" diye sordu biri, amca "Ha, ayinın gecesı, günduzı olir mi?" dedi.
Sonra çok ayı hikâyesi dinledik; burnu ayının göbeğine değenler, çenesi kilitlenenler, altına yapanlar, paramparça olanlar. Genç kadın gördü mü tek başına, alıp kaçırması var bir de ayıların. Ne yapıyor onları? Kaçırıp kış uykusuna beraber mi yatıyorlar mağarasında? Mahcup bir delikanlıya mı dönüyor ayı gönlü iyice kayarsa genç kadına? Yoksa uzakta mı parçalamayı seviyor yalnız kadınları?
Tilki, çakal, ayı... Hepsi var, umumiyetle geceleri-gündüzleri de yok. Hiçbirini görmedim, pek yakından çakal duydum sadece.
Biliyorum çıkarlar, parçalar, yutarlar. Ama aslında bilmiyorum. National Geographic gibi biraz kulağımda, sanki karşımdaki köylüden değil, televizyondan öğreniyorum ihtimalleri.
Buraya son yazdığımda da köpekler varmış. Ama o gece ağacın arkasından bir adam fırlama ihtimalinden korkmuştum daha çok. Olabileceklerin sayısını biliyorum. Bildiğim vahşi hayat bu.

Hiç yorum yok: