
Sonra çok ayı hikâyesi dinledik; burnu ayının göbeğine değenler, çenesi kilitlenenler, altına yapanlar, paramparça olanlar. Genç kadın gördü mü tek başına, alıp kaçırması var bir de ayıların. Ne yapıyor onları? Kaçırıp kış uykusuna beraber mi yatıyorlar mağarasında? Mahcup bir delikanlıya mı dönüyor ayı gönlü iyice kayarsa genç kadına? Yoksa uzakta mı parçalamayı seviyor yalnız kadınları?
Tilki, çakal, ayı... Hepsi var, umumiyetle geceleri-gündüzleri de yok. Hiçbirini görmedim, pek yakından çakal duydum sadece.
Biliyorum çıkarlar, parçalar, yutarlar. Ama aslında bilmiyorum. National Geographic gibi biraz kulağımda, sanki karşımdaki köylüden değil, televizyondan öğreniyorum ihtimalleri.
Buraya son yazdığımda da köpekler varmış. Ama o gece ağacın arkasından bir adam fırlama ihtimalinden korkmuştum daha çok. Olabileceklerin sayısını biliyorum. Bildiğim vahşi hayat bu.