Pazar, Mayıs 24, 2009

Self vakanüvism

Burada daha evvel yazdığım bir yazıyı ararken, bu meşguliyet lüzumlu işten kaçmaya da fırsat verdiğinden, iki sene evvel yazdıklarımdan arka arkaya okudum bir miktar... Bazı günlerin hasadı birden kriptik bir mesajı çözermişim gibi o günü döktü önüme. Bazı yazdıklarımı külliyen unutmuşum; buraya ekseriyetle kendimi kayıt cihazı gibi kullandığım durumları döküyorum, yani hakikatte yazdığımı değil, gördüğümü, duyduğumu unutmuşum. Gitmişler. Acayip etti.
Bir yandan kendi kendimin vakanüvisliğini yaptığı için bu kayıtlara müteşekkir kaldım, bir yandan kendimden korktum. Bahsettiğim iki sene, üç sene öncesi... Üzerine düşünecek, klavye kıpırdatacak hale geldiysem mühimsemişim tek tek onları, sonra nereye gitmişler... Peki hiç yazmadıklarım? Eriyip kanıma karışıyorlar mı? Bir umut...

Bu saatte yemek kokusu geliyor dışarıdan, patatesli yumurta mı yapmış biri? Müziğin sesinden çapraz apartmandaki ellerini silkeleyen adamı duymuyorum bu gece. Sokağın bir ucundan biri "Siyah" diye bağırdı az önce, yakındaki bir apartmandan, belki balkonda sigara içen bir adam, karısı içeride "Var mısın Yok musun" seyrediyor, çocukları çoktan yatmış, yarın okul var, masanın üzerinde tuzlu erik çekirdekli bir kase, "Beyaz" diye bağırdı. Sık sık balkondan bağırmayan birinin sesiydi.

Okuyup da, üzerine bir de çok sevip de unuttuğum kitaplar eski bir arkadaşı sokakta görüp de tanımamışım gibi utandırıyor beni. Bu anı hatırlamamın bir faydası olacak. Kriptik... Aramızda... Pardon...

4 yorum:

Adsız dedi ki...
Bu yorum bir blog yöneticisi tarafından silindi.
Adsız dedi ki...
Bu yorum bir blog yöneticisi tarafından silindi.
Adsız dedi ki...
Bu yorum bir blog yöneticisi tarafından silindi.
Adsız dedi ki...
Bu yorum bir blog yöneticisi tarafından silindi.