Kumanda aletini eksikli bir icadın bilahare tamamlanması gibi görüyorum; kanal sayısının artması için insanlığın bir müddet geçirmesi gerekti tabii. Benim açımdan bir fonksiyonel zaplama var, bir de eksperimental... Bu ikincisinde hız önemli, denk gelinen lafları aradan bir yeriden 'ağh', 'unm', 'bonh', 'ııaa' şeklinde bölmek, hızla akan kafaları birbirinin yerine koyarak olmayan bir bütünü görmeye çalışmak gibi lüzumsuz bir faaliyet. Normal gelişimin tersi şekilde, 'zaman öldürmek' fiilinin icadının eylemi yarattığı kanatindeyim. Kullanmaktan imtina ederim.
Geçenlerde ilk eksperimental zaplama turunda Özcan Deniz'in kafasını gördüğüm bir klipte, ikinci turda 'bağlam' lafını duyunca, bir sonraki nakaratı bekledim. 'Bir açıldım, bir kapandım duygusal bağlamda' diyordu. İçinde bir 'bağlam' bulunan bir pop şarkısı duymamıştım, başka nedenlerle de kendimi klipten alıkoyamadım.
Fatih Özgüven'in bir iki haftaya çıkacak yeni kitabında ('Hiç Niyetim Yoktu' koymuş adını) buna benzer bir hikâye var. Bir tatil kasabasında bir yerliyle, Türkçe de bilen bir yabancı arasında geçen, 'valiz'li bir pop şarkısı üzerine bir diyalog diyelim...
Herhangi bir mevzuda sokak röportajları yapıldığında, ilk kez mikrofona konuşanlar 'beyanat dili' olduğunu varsaydıkları, belki hayatlarında daha önce hiç kullanmadıkları kelimelerden müteşekkil bir jargona zıplarlar. Ağızlarda iğreti duran, bir sürü 'yani' arasına sıkışmış 'oldukça'lar, 'gerçekleştirme'ler, 'adeta'lar...
Az önce bahsettiğim klibe beni vantuzlayan diğer şey de klipsel jargonda çok yaygın bir hastalık. Şarkılar zaten toplam yüz kelimenin varyasyonlarıyla yazılıyor, bu toplamdan derin manalar çıkarabilmek zaten eksperimental bir çalışma. Lakin 'üzüldüm', 'kahroldum' falan derken, en azından o salise bir gülme be kardeşim. Bakıyorsun şarkının tamamı ayak bileği sığlığında bir aşk acısını dile getirmekte, e olsun; ama şarkıyı söyleyenin 'seksi', 'cool', 'bir şey' sandığı bakışlarıya, o yarımağız gülümsemesi bütün o dört dakika yirmi beş saniyede demirbaş...
Sesle görüntü arasında bir nebze çakışma dilemek için poptan nefret etmek gerekmiyor. Hakikaten insanlık açısından arzuluyorum bunu, ürkütücü bir senkron sorunu gibi geliyor bana. Bir lokma bağlam yani, çok mu?
'Oldukça' lafı da oldukça hastalıklıdır; o ayrı...
2 yorum:
Fatih Özgüven'in kitabı çıkmış bile, böyle biline...
"genel kamu hukuku bağlamında türk hukukunda 'kamu' kavramının algılanışı"... yaklaşık 40 sayfası yazıldıktan sonra terk edilmiş yüksek lisans tezi. ne de afili bir addı...
Yorum Gönder