İstedikleri kadar büyütsünler piyasanın sıfırlarını, bunu kendileri becerdiler, televizyonda yahut radyoda, reklam girdi mi başka bir konuma geçiyor beyin. Televizyonda öncesinde izlediğimiz fazla gri hücre kıpraştıran bir şey olmasa dahi, beyin stand-by'a benzer bir hale zıplıyor, elin zaplamaya mecali yoksa.
Radyo açık, bir şeyler mi yiyorum... "Tanıdık, tanımadık herkesi aramanın dakikası bilmem ne kadar kontör" diye bir laf öbeği, karşı taraftan atılmış yabancı bir cisim gibi kafama çarptı. Telefon sapıkları mı hedef kitlesi, tanımadık biri nasıl aranır?
Bu radyo reklamı aklımdayken, Eminönü'nde "ekstra muhabbet"i gördüm.
Eminönü'nde bunu görmeden önce "Börek yemenin yaşı yoktur" sloganını vitrinine sabitlemiş bir dükkân gördüm. Eminönü'nde bunu gördükten az sonra "Canlı Et Bebek"i gördüm; altgeçitte. Bir tuhaf oldum.
Gün aşırı uçuş simulasyonu yaptırılan, ama yükselmeye muvaffak olamayan serçe dün vitrininde ölü bulundu. (Bkz. "Passer -fazla- domesticus") Gagasının altında kırmızı bir şişkinlik vardı iki üç gündür. Bir ayı bulmayan hayatının çoğu bir ecza dolabında geçti.
Zihnim yuvasına çöp taşıyan bir güvercinin mesaisiyle çalışıyor. Farketmeden benzer dal parçalarını biriktiriyorum. Bunların hiçbiri olmamışken Beşiktaş'ta gördüğüm bir tabela aklıma geldi mesela: "Kuzu boşluk 7,9 YTL"
Boşluk hayvanın neresidir? Suna'nın Serçeleri'ni ve Suna'nın düştüğü kireç kuyusunu bilinçaltımdan sildirebilir miyim? Boş muhabbetin yaşı var mı?
extra boşluk...
1 yorum:
ben böyle hayatın ta içine....... ne istiyor lan bu doğa minicik böyle masum canlılardan, kedi yer, kaplan parçalar, araba çarpar... allah hepsinin... ne vardı lan şu minik kuş yaşasaydı fazla mı geldi koskoca evrene... çok üzüldüm be çokkk!
Yorum Gönder