Pazar, Aralık 21, 2008

Mevsimlik fantastik

Saat neredeyse akşam 10'a geliyordu, yağmur ve soğuk da eklenince diğer üç mevsimiyle karşılaştırıldığında inin cinle top oynadığı bir sokak... Etrafta bir Noel coşkusu ki sormayın, vitrinler ışık oyunlarıyla ayaklanıp üzerinize üzerinize geliyor. Bütün vitrinler yılbaşı partisine müsait yapımlarla dolu... Vitrine fiyat yazılmayan mahalle burası.
Hayatta 'yok devenin gözü'ne emsal olarak bir marka adı verecek olsanız, ilk üçe girebilecek bir tanesi yine beş boyutlu bir enstalasyon yapmış vitrin diye ayrılan bölümde. Fotoğrafını çekeyim diyorum; mevsimlik fantastik... Bir çift beliriyor köşeden. Geçsinler diye duruyorum. Geçsinler ki devam edeyim. O sırada birden makinenin karşısında duruyorlar karşımda. 40'larında bile yoklar bence...
Kadın "Ne yapıyorsun?" diyor. Adam, kadının kolundaki çantayı objektife tutuyor dünyanın en komik esprisini yapmış gibi. Kadın hiç garipsemiyor; ezberinde olan bir metne başlama işareti almış gibi, çantasına daha bir afili sarılıp gülümsüyor. Bu esnada bir de kol kolalar. Çantası, vitrindekinin aynısı, yok deveninin gözü çantalarından...
Madem o vitrin birinin kayıtlarına geçiyor, adam yok devenin gözü kadar para verdiği eşinin çantasının da bu kadraja dahil olmasını istiyor. Asıl bunun fotoğrafik bir değeri olduğunu düşünüyor çünkü. Bunu öyle düzeyli bir düzeysizlikle yapıyor ki, her şey nötrleniyor, hareket normalleşiyor. Bu modellik vazifesi kadın için normal, çünkü aynı işi biri fotoğraf çekmezken de yapıyor. Yanındakinin yok devenin gözü çantasını trink diye satın olabilecek bir adam olduğunu teşhir ediyor, onun kontratlı mankeni oluyor.
O sırada deklanşöre basamadım. Gözüne ışık tutulmuş tavşan gibi kalakaldım. Zihnimde bu kadar netken sahne, karenin gece titrekliğinde flu çıkmasını gönlüm kaldıramazdı zaten.

Hiç yorum yok: