Pazar, Aralık 07, 2008

Ghost driver


Bir kamyonun arkasında yazıyordu "GHOST DRIVER". Kendi değil, bir hayalet mi işini yapan? Bir işini yapan bir de hayalet olarak ikiye mi ayırmış kendini? İkisini bir araya getirip de çamurluğa yazmak fiyakalı olduğundan mı sadece?
Bir işini yapan bir de hayaleti olarak ikiye ayırıyorum kendimi. Hayalet yazarken ben bakayım bakalım neler oluyor?
Yazmaya başlamadan önce koltuğu yükseltiyorum, sanki mutlak bir açı varmış gibi arayaraktan sırtımı yaslıyorum. Yüzümü bilmiyorum o esnada, dudağımı mı ısırıyorum, yavan bir şey yemiş gibi mi bakıyorum?
Önce masanın üzerindekilere takılıyorum. Bİr kurşun kalemi açıyorum hiç gerek yokken, ortalıktaki beş benzemez not kağıtlarına bakıyorum, atılacak iki tanesini ayırınca bir iş yapmışım gibi bir hal geliyor. Sandalyeyi bir lokma daha yakınlaştırıyorum masaya. Bir şey içiyorsam çok sıcak, çok soğuk demeden çok içiyorum baştan. Bir iş yapmışım gibi oyalanıyorum. Kafamı sol duvara çeviriyorum. Çin takviminden bir yaprağa anlamadan bakıyorum, kesik bir Dilbert'i üşenmeden bir daha okuyorum, yapıştırdığım fotoğraflara dalıyorum. Aslında o fotoğraflara hiç tam bakmamışım, hep dalmışım böyle. Başlayacağım bir şey var çünkü.
Sonra bir word dosyası açıyorum ya da işte burasıysa bir "new post". Altı kelimelik bir cümle yazdıysam en başta ve daha ilk kelimede bir tashih varsa, üşenmiyorum hepsini silip bir daha yazıyorum. Baştayken "Sonra düzeltirim"e gelemiyorum. Bir süre yazdığımı hiç okumuyorum, yazarken suratım nasıl oluyor bilmiyorum. Kaslarımı yokladığımda ağzımın içini bir başka kastığımı, iki yandaki yanak kaslarımı farklı bir şekilde sıktığımı hissediyorum. Bu beni dışarıdan nasıl gösteriyor bilmiyorum.
Nasıl cümle kurduğumu bilmiyorum, bir kartopu nasıl patlıyor bir word sayfasında hiç anlamıyorum.
Bazı günler her yazdığım kelimede tashih oluyor, büyük harfle başlayanların hepsinin ikinci harfi de büyük ya da ikinci hecelerin son ünsüzüyle sondan bir önceki hep ters yerde... Son hecedeki ünlüyü yanlış koyup da ucuna eklenen takıları da yanlış ünlüye göre kusursuzca koyan parmaklarımı hiç anlamıyorum.
Dönüp okuyorum, bir iki düzeltiyorum. Yazdığım hoşuma giderse, günün geri kalan kısmı daha iyi geçiyor. Bunu hiç anlamıyorum.

Hiç yorum yok: