Pazar, Kasım 16, 2008

Blur'layın marpuçları

Bin senelik 'Hacı Arif Bey' dizisine rast geldim TRT'nin bir uzantısında gündüz vakti. Ahmet Özhan nasıl gençliğinin şahikasında... Öyle başka kim vardı diye nostalji babında bakınırken, babasına döndü kamera, o nur yüzlü adamcağızın önünde nal kadar kristaller... Alttaki fokurtuya bakınca anlıyorsunuz; nargilenin marpucunu blur'lamışlar. Ben çocuk olsam, tütün mamullerinden bihaber olsam, sırf çocuk muzırlığıyla sorar soruştururum nooluyor o kristalin arkasında. Sadece onu merak ederim ondan sonra bir süre.
Red Kit çalı çırpıya geçeli çok oldu, Atatürklerden de temizliyorlar birer birer malumunuz. Adamın el havada iki parmak boşlukta açık. Mustafa bahsine hiç giremem şimdi.
Her durumda ortaya çıkan görüntü gayet çağdaş sanat...
Görüntü müdür, bizzat sigarayı görmek midir daha özendirici olan? Merakım şu ki, edebiyat da bir gün temizlenecek mi sigaralarından. Camus, Meursault'ya hiç sigara içirmemiş gibi mi olacak? Beat külliyatı mevsimlik işçilere teker teker okutturulup blur icap ettiren sahneler makaslanacak mı?
Hangisi daha tesirli, görmek mi, okuyarak yutmak mı?

2 yorum:

tarkan ikizler dedi ki...

bir gün gelecek her şey zararlı bulunacak ve yaptığımız her şeyi silecekler...

ssbb dedi ki...

Film izleyip de tütüne susamak gerçekten olası bir şey.
Örneğin ben Wild at heart filminde Sailor habire yakın plan kibrit çakıp sigara yakıtıkça film bitse de çıkıp bir tane içsem diye sabırsızlanmıştım.
Ya da Smoke filmini izledikten sonra epeyce puro içtim Tom Waits dinleyerek.
Ha blurlama engel olur mu, onu bilmem ama sigaranın özendirilmemesi gerektiğine katılıyorum.
Liselilerde populasyonun nerdeyse yarısı çeşitli saiklerle sigara içiyor.
Sigara yasaklarını eleştirmek havalı bir şey. Fol dergisinde Murat Belge'nin bu konuda çok güzel bir yazısı yayınlanmıştı, yasakçılarla dalga geçen.
Sonra ne oldu?
Sigarayı bırakmak zorunda kaldı.