Bir iki gün evvel Edirne'nin Menziliahır mahallesinde 'uçan adam' söylentileri üzerine mevlit okutulması haberi farklı rüzgarlarla savurdu beni. Duymayan var mı? Minare boyu zıplayan bir adam görüyormuş mahalleli bir süredir; korkuyor, alamete isim vermekten imtina ediyormuş. Ne yapmışlar, mevlit okutmuşlar.
Uçan adam deyince benim aklıma en önce 'Kilink Uçan Adama Karşı' geliyor. Yönetmen Yılmaz Atadeniz, sonradan Kilink'i 'canilerle' karşı karşıya getirecek olan Çetin İnanç o zaman asistanı... İnanç, 'Jet Rejisör'de anlatmıştı bu tür filmlerde adamların nasıl uçurulduğunu. Arkaya mavi karton; pelerin farz, vantilatörle gerekli havalandırma efekti veriliyor, inandırıcılık uçmakta olan şahsa bağlı. Sonra havadan bir İstanbul görüntüsü üzerine iki negatif birlikte basılıyor. Bu, başka tür bir 'uçan adam' olan İnanç'tan dinlediğim en 'normal' hikâye... Ama şu aforizmayı da anmadan geçemem: Maskeli kahraman iyidir.
Neden iyidir? Alttaki Cüneyt Arkın mı, amca oğlu mu kimse farketmez. Kaldı ki prodüksiyon amirini bu yöntemle esas oğlan yaptığı filmler var. Onun dışında maske tabii iyi, gizem garantili, tesir katmerli...
Menziliahır mahallesini, asmaaltı kahvesini başka bir vesileyle hatırlıyorum. Dört beş sene önceye denk düşen üç kişilik, Kakava zamanı Edirne seferimizin bir safhasını, Unkapanı'nda iki albümünü bularak sözlerdeki absürtlüğüne hayran olduğum 'Kurbağa Metin'i bulmaya ayırmıştık. Bulduk da... Kurbağa Metin Menziliahır'dandı... İlgimize önce şaşırdı, sonra teslim oldu, eve koşup bir tomar yeni sözlerle döndü. Mahallede müziyen olmayan zaten az, enstrümanını kapan uğrayınca, kahvede üç demlik çay ve kapalı gişe bir konserle sarhoş olmuştuk. Bir de bize gösterdikleri VCD hafızamda... Bir diskoda, dumanlı mumanlı efektlerle çekilmiş, Roman pop derlemesi; made in Bulgaria... Sade VCD değil, günün tamamı kemiksiz fantastikti.
Gördükleri uçan adam maskeli miydi acep?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder