Pazar, Ekim 21, 2007

Özünü pis hiss etmeyesen

Spirtli içki, siqaret ... ve seher tezden gözlerin şişib. Onlara dünyaya geniş baxmağa imkan yarat, bu heç de çetin deyil. Göz qapaqlarının şişkinliyini azaltmaq üçün, üzerine soyuq suda isladılmış salfet ve ya soyuq qaşıq qoy. Eyni meqsedle kartofu götür, qabığını soymadan yu, iki hisseye böl ve göz qapaqlarının üzerine qoy. Gözlerini ovxalama! İmkan varsa, daha bir neçe saat yat.
Muhteviyat ne olursa olsun, Azerice'de garantili bir komiklik bulmak sinirimi bozsa da, deneysel teşebbüsler olarak Azeri kanalında Sean Penn'li falan birtakım filmlere bakmışlığım, maç izlemişliğim var. 'Dogville'in Azerice nasıl bir tecrübe olduğunu ben anlatmaya kalkışmayayım bile; başka bir şeydi. Tabii bundan üç dört sene önce, bir devlet kanalında dublajlı olarak 'Dogville'in gösterilmesi ayrıca takdirlik bir vaziyet. Türkiye'de özel ya da tüzel herhangi bir televizyon gösterdi mi emin değilim, ben rastlamadım.
Belki biraz Seda ya da Hülya dergisine benziyor, Aysel diye bir Azeri kadın dergisi var. İlk denk geldiğim sayısının cinsel bilgiler hanesinde spermaların uşaklığa giden sürecini öyle tatlı anlatmıştı ki, ara ara bakıyorum şimdi. Bir sabah belası olan göz kapağı/ altı şişkinliğine dair bir yazı vardı taze neşriyatında. Evrensel sağlık haberi jargonu neticede, ama mesela 'İmkan varsa, daha bir neçe saat yat' tavsiyesini ben hayatımda ilk kez ve mutlulukla okuyorum. O yüzden sitedeki 'Yetkin qadının 25 bacarığı' yazısına falan da ayrı bir ihtimamla baktım. Mesela: 'Bir defeye ne qeder alkoqollu içki içe bileceyini müeyyenleşdir. Öz normandan artıq içmemeyi öyren. Alkoqollu şenlikden sonra 3 stekan su iç ki, sabah özünü pis hiss etmeyesen.' Ya da :'Savadlı insanları qıcıqlandıran bu tipli suallar verme: 'Metni nece yadda saxlayım?' ve ya 'Rambler nedir?'. İki axşamını sene hesr edecek kompüter bilicisi dostun ne lazımdırsa sene öyrede biler.'
Elman diye bir de erkek dergileri varmış nette, bugün keşfettim. 'Yene aldanmış qızların dadına ELMAN çatdı' başlığı başka limitler düşündürse de, dört genç kıza 'İlk öpüşün yadına gelirmi?', 'Öpüş zamanı insanın dadını hiss etmek olarmı?' gibi soruların sorulduğu, tamamen ilk öpüşme üzerine gayet naif bir söyleşi de mevcut. Bu arada ögreniyoruz ki French kiss'in Azericesi 'Fransızsayağı'...
En alt katta oturmanın şöyle 'efektif' bir yanı var, yağmur yağarken bütün çatının biriken suyu 15 cm yarıçapındaki bir borudan, dibinize iniyor. Bu hipnotik bir yağmur efekti demek. İnsan özü ne kadar pis uyansa da, isabetli bir soundtrackle devamlılık sorununu aşıyor, Aysel'e, Veysel'e zaman kalıyor. İmkan varsa, daha bir neçe saat yatabiliyorsa, kaymaklısından...

Hiç yorum yok: