Cumartesi, Ağustos 14, 2010

Kendimi şanslı hissediyorum

Bazı cümleler gramer olarak kusursuz, anlam olarak tam kurulmalarına rağmen çeviri kokmaktan kurtulamıyor. Zaten o kokuyu tam da bu nezih restoran havası veriyor. Dil, esnaf lokantalarıyla kurulur oysa ki...
'Kendimi şanslı hissediyorum', bir Google hizmeti olarak Türkçe haliyle hep bu uzak lezzette geldi bana. Hizmete adını veren cümleye bu mesafeden dolayı, hizmetin kendisini de anlamadım, anlamak istemedim. Fakat geçenlerde bunun sadece bir dil sorunu sayılmayacağını, aslında kendimi 'şanstan' çok uzak hissettiğim için oraya asla tıklamamış olabileceğimi fark ettim. Kendimi şanslı hissetmediğime o kadar eminim ki, rulete çevirmek istemedim en gündelik aramayı. Fazla Doğulu galiba.

Dün biz iki kişi, önümüzde kahveler iş yeri bahçesinin bir gölgeliğine sığınmışken, birden lafımızı duyamaz olduk. Daga daga daga daga... Biraz bağırsak çözülür sandık, daga daga daga, sonra asıl meselemiz bu olmaktan çıktı. Daga daga daga, yazın kavurduğu bütün otlar, susuzluktan moleküler düzeyde ayrılmış toz, toprak, daga daga daga, ağaç kuru dalları, kuru kurtları birden uçuşmaya başladı havada. Eteği olanlar eteğini tuttu, kulağını sevenler kulağını, kahvesini sevenler kahvesini... Sallayınca içinde kar gibi simler yağan hediyelikler misali kaldık, daga daga dagaların arasında kız çığlıkları, nereye koştursan boş. Dün kahve içerken yanımıza bir helikopter indi.
İçinden patron çıksın da küfredelim derken, önce memelerini, sonra onu gördüm. Dün kahve içerken yanımıza Banu Alkan indi.
Kendimi şanslı mı hissedeyim yani?

1 yorum:

Adsız dedi ki...

Hellο, I read your new stuff on a rеgulaг bаѕiѕ.
Yοur humοrіstic style iѕ witty, keеp up thе gοoԁ worκ!



my ωebpage seopressor version5