
Karasinek seven birini görmedim. Nedenlidir. Sevilecek bir yanı yok sayılır bir karasineğin; yapışkandır, sabah uykusunu pek fena tahrip edebilir, hiçbir şey yapmasa dahi pisliği çağrıştıran bir hali vardır. Fakat bir karasinekle yol filmi çekebilirsiniz. Karasinekler, emekli Alman çiftlerden ziyade Amerikan bağımsızları gibi çok güzel gezerler.
Beşikaş'tan bir taksiye atlarlar, Gümüşsuyu'nda dışarı atılan bir sigaranın peşinden camdan süzülürler. Taksim'de kırmızı ışıklarda bekleyen bir mali müşavirin arabasına atlar, müşavirin terli ensesini küçük küçük yoklayarak Yenikapı'ya kadar gelirler. İskelede mısır yiyen bir çocuğun koçanından otlandıktan sonra feribota atlayıp Bandırma'ya geçerler.
İnerken boru taşıyan bir kamyonun ön camına içerden yapışıp yolda şoförle birlikte türkü söylerler. Balıkesir'i geçince bir benzincide atlayıp, yanda kendin pişir kendin ye'cilere sulanırlar. Mangala bir sürahi su döküp kalkmak üzere olan bir ailenin 'Geç kaldık' kavgasına karışır, onların muayenesi eksik arabasıyla İzmir girişine kadar gelirler.
Terlerini, kalkmakta olan bir Havaş'ın klimasında atar, check in'i beklemeden Barcelona'ya giden bir uçağa binerler. İndiklerinde akşamüstü olur, susadıklarından hemen trene, oradan metroya atlayıp Barceloneta durağında inerler. Kumsalda leziz bir esinti vardır, kendilerine bir Pinacolada söylerler.
Yapsalar, yaparlar.