Bir market miydi, neresiydi, çocuğun teki bağıra bağıra "Anne, babam beni niye İstanbul'a getirmedi?" dedi. Kadın utandı, çocuğun bağırmasından mı, bağırtının muhteviyatından mı? "Yavrum işte getirdi ya..." Kız çocuğu daha da bağırdı: "Hayır getirmedi!!!"
Olay İstanbul'da geçti, geçmişti, aklıma geldi şimdi. Bugün aklıma başka şeyler de geldi. Mutfağa çöp tenekesi alıyordum, bir kere Beşiktaş'taki nalet nalburdan kazma alışımı hatırladım mesela. Bahçedeki bir karış toprağı eşelerim diye kazma almıştım, adamın poşeti yokmuş, beni elimde kazmayla Beşiktaş çarşıya saldı. Vereceği poşet de siyah toksik olanlardan zaten, nalete kalsın daha iyi. Velhasıl, üzerimde çiçekli böcekli bir tişört, bir elimde kazma eve yürüdüm öyle. Bana bir şey olmadı.
"Hayır getirmedi!!!" yazarken "Too Drunk To Fuck" çalıyordu, ama Nouvelle Vague'dan, Camille krem... Özünde ne drunk, no fuck. Hah, "Tiger Lillies" çıktı; "Her Room". Münasiptir.
Bugün aklıma başka şeyler de geldi.
3 yorum:
Eskiden olsa radyoda hakikaten "Her Room" mu çalmış, bilemezdim. Gerçi zaten neden bilmek istersin ki? Obsesyon işte. Düpedüz davranış bozukluğu. Aman canım, zaten eskiden olsa...
yok öyle demezdim
evet çok komik olurdu
Yorum Gönder